İstiklal caddesi'nde bulunan, 30lu yılların başında Rahipler kurucuları Asilli Aziz Fransuanın şerefine inşa ettikleri Sent Antuan Kilisesi bir diğer adıyla Sent Antuan Basilikası en geniş ve topluluğuyla en büyük katolik kilisesidir. Aziz Antuan kimdir diyecek olursak Büyük Antuan, 251-356 yılları arasında yaşadığı rivayet edilen ve tüm rahiplerin babası sayılan hristiyan azizi. Hem roma katolik kilisesinde hem de ortodokslarda 17 ocak tarihi Aziz Antuan günü olarak kutlanır. İlk olarak 1725 yılında Osmanlı Devleti'nin himayesinde bulunan katolik vatandaşların hizmeti için inşa edilen bu yapı 1904 yılında tramvaya yol yapılabilmesi adına yıkılmaya karar verilmiş ve rahipler kilisenin tekrardan yapılışı için yer aramaya koyulmuşlar. Özel bir görüşmede Papa X.Pius, İl başkanı Peder Guiseppe Caneve'yi teşvik etmiş ve projeyi kutsamış. Kilise 1906 yılında tekrardan ünlü mimarlar Guilio Mongeri ve Edoardo de Navi tarafından Latin bir haç şeklinde yapılmaya başlanmış ve Neo-Gotik tarzda inşa edilmiş. Kilise 1912'de ibadet için halka açılmış. 1930 yılında ise Papa XI.Pius kiliseyi ''Bazilika'' derecesine yükseltmiş. Kilise çok göze batmayan bir yerde. Bu bizim kiliseye ikinci gidişimiz olduğu halde, kiliseyi ararken dalgınlıktan kaçırmışız. Kiliseye ilk girdiğiniz zaman sizi hemen bir kaç tablo karşılıyor, bunlar kiliseye ve hristiyan dünyasına dair birkaç tarihçe ve bilgi içeren tablolar.
Kilise dışardan bakıldığında göze batmıyor bile olsa, içeriye girdiğinizde müthiş bir görünüme sahip.
İlk olarak kilisenin içine açılan kapıdan girdiğinizde sizi birkaç uyarı karşılıyor. Bunlar sessiz olmak, içeride ibadet eden insanlara saygı duymak açısından önemli uyarılar. İçeri girdiğinizde vay be demeniz mümkün. Çünkü kilise oldukça ihtişamlı yapılmış. İlk olarak sağ tarafta bir güvenlik oluyor. Hem kilisenin sessizliğini sağlamak açısından -çünkü, fazla ses olduğunda hemen uyarı yapılıyor- hem de bir şeyler satın almak isterseniz size yardımcı olan birisi. Bir şeyler satın almak demişken, kilisede bir çok dini kitap satılıyor. Ayrıca eğer mum alıp yakmak isterseniz 1TLye alabiliyorsunuz. Kitaplar 5-10TL gibi fiyatlara sahip. Bizim ikinci gidişimizde ücretsiz olarak satılan kitaplar mümkündü. Ayrıca kiliseye dair farklı dillerde çevrilmiş broşürleri de edinebilirsiniz.
Kilisenin her iki tarafında da bir kaç tane heykel var Meryem Ana, Hz.İsa'nın gibi.
Her iki taraf dedim çünkü kilisenin tam ortası, ibadet yapılan bölüm. Kilisenin bir bölümüne kadar gezebiliyorsunuz sonrasında ise ibadet yapılan bölüm olduğu doğrultusunda ne çekim yapılabiliyor ne de girebiliyorsunuz.
Kilise benim açımdan oldukça güzel bir yapı ancak kendi görüşüm ki içeride inanılmaz ağır bir koku var ve hemen dışarı çıkma isteği beliriyor insanda. Üstümüze bir ağırlık çöktüde diyebiliriz. Diyebiliriz diyorum çünkü yanımda bulunan arkadaşlarım da da aynı hissi uyandırmış. Yani demem şu ki huzur bulmak herkese göre değişebiliyor. Ayrıca kilisede hafta içi, pazar günleri ve salı günleri belirli saatlerde ayin yapılıyormuş. Kilise Galatasaray Lisesi'nden düz gittiğinizde tünele ulaşan yolda sol tarafta kalıyor. Biz İstiklal caddesi'ne vapur ile geldik.
Kadıköy'den Karaköy-Eminönü vapuruna binince Karaköy'de inmeniz gerekiyor. Ordan çıkınca soldan gidince sağ taraftan düm düz yokuşu çıktığınızda İstiklal Caddesi'ne varıyorsunuz. Bu anlatım biraz karışık oldu ama orada kime sorarsanız size gösterirler, bizde aynı şeyi yaptık :) Kilisenin bulunduğu yer İstiklal Caddesi olduğu için, birçok kafe, restoran ve mağaza bulunuyor. Biz alel acele gittiğimizden pek gezemedik ama siz mutlaka gezmeden gitmeyin. Her ne kadar dinimiz ile pek bağlantılı olmayan bir yapı olsa dahi yine de bu ihtişamlı yeri bir kere de olsa gezmelisiniz diye düşünüyoruz. Şimdiden iyi gezmeler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder